26 Haziran 2012 Salı


Hanımkadınlık tarihçesine vakıf olabilseydik eğer, limonun ve şekerin ve çam reçinesinin ve sakızın bu tarihçede ne denli mühim bir yer tuttuğunu görebilirdik. (Nasılsa kimse -İlber Ortaylı dahil- hanımkadınlığın tarihçesi araştırmak gibi manyakça bir şeye kalkışmayacağı için böyle rahat rahat neticemden atabiliyorum. İnternet ne güzel şey, her yazdığın doğru...)
Tanıştıralım: limon 
Bu da şeker
Limonlar artarsa limonata yapar üstüne içersiniz.
içine Adile ablamızdan az nane likörü eklersek bir de hmmff 

Arkadaş onbinlerce yıldır şu güzel ortamdayız, İskandinav  ırkı bile henüz kıl-tüyden ari bir ırk halinde evrimini tamamlayabilmiş değil. Konuya İskandinavlarla giriş yapmaya kalkıştım ama İskandinav hanımkadınlığında cillopluğun yeri ve önemi nedir, bilemiyorum. Ama bizimkini biliyorum: kadınlı- erkekli cillopluğun hastasıyız arkadaş biz, hastasıyız. Bu öyle bir hastalık hali ki; kıl-tüyden kurtulma işlemlerinin tamamını güzelleşme kapsamında değerlendiriyoruz.
cillop'u arattım bu çıktı???
Doğal olarak, bu amaca yönelik onlarca yöntem geliştirilmiş olması kaçınılmaz oluyor.
Türk hanımkadınlarımızın boyu devrilesi kıllarından arınma yöntemlerinin başlıcası olan ağdayı konunun uzmanıyla, Angelmoon Güzellik Salonu'nun sahibi Melek  Aydiren'le konuştuk.
Melek Aydiren



-Melek Hanım?
-Buyrun?
-Ben sir için gelmek istiyordum ama, uygun musunuz bugün?
-Ne olacaktı sizin?
-Tüm bacak artı paket...**TIK**
öhm... yanlış bant...

-Melek Hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
-Eczacı bir anneyle doktor bir babanın kızıyım. Anadolu Lisesi'ni kazandım ama hazırlık sınıfındayken başım İngilizceyle dertteydi. Bir akşam "ya başlarım ingilizcesinden" diye başlayıp, "BÜTÜN BUNLAR SİSTEMİN OYUNU, FAK DI SİSTIM" diye devam eden isyanım yüzünden babam artık dayanamadı ve avazı çıktığı kadar "TAMAM KIZIM BIRAK OKULU, YANDAKİ BERBERİN YANINA SENİ ÇIRAK VEREYİM, OKUMAYACAKSAN DA KOLUNDA BİR ALTIN BİLEZİK OLSUN” diye bağırdı. Ben de blöfünü gördüm ve peki dedim.
-Sonra?
-Blöf yapmıyormuş :/
-Eeeöö… peki neden ağda?
-Çünkü azaltıyor.
-Evet ya, benim şu üstler çok azaldı gerçekt…ehöm… Yani kariyerinize kuaförde başladınız…
-Evet, bildiğim her şeyi bana Meliha ablam öğretti. Saç yıkamasıydı, ufaktan manikürü-pedikürü, kaşı-bıyığı derken işi kıvırdım. Bahşişler, zengin hanımların evlerinde verilen ağda partileri derken derken oradan yürüdüm gittim.  3 yıl önce de kendi dükkanımı açtım.
Meliha Hanım, şehrin ileri gelenlerinden Vahdet Bey'in  kızının düğününde.
 Kız tarafının saçını o taramış.

-Bi’ dakka bi’ dakka! Ağda partileri mi?
-Evet. Partiler. içkinin su gibi aktığı, kokainin yüz dolarlarla asılındığı, koca pipili erkek striptizcilerin fink attığı yerler… DEEERMİŞİM.
-Dermişim mi? Ne pis geyiğin varmış kız senin… ıyyy…
-Şimdi ıyy oldu tabii… Pipiyi duyunca gözlerin belerdi ama…
-Öhm… Gelelim meslek sırlarınıza…
-Sarsılarak mı? Ahahahah…
-Melek şu istemediğimiz tüylerin bile espri anlayışı senden iyi biliyo musun?
- Sen benden bir daha istersin şekillisini…
-Meleeeek!
-Aman tamam be… Her ne kadar Akdeniz'in mis kokulu limonunun, Turhal'ın pırlanta gibi şekerinin, Doğu Karadeniz'in mis kokulu çamlarından usulca akıp giden reçinesinin…
Gerçek bir yaşayan efsane
-Kız iyi sadede gel, duyan da Nuray Yılmaz, Gezelim Görelim’e intro yapıyor sanacak.
 -Ay işte ananenin kaynattığı ağdanın, ananın ıtriyattan aldığı çamsakızının yerini ecnebinin “Brazilian Wax” dediği esterler (setil palmitat en bilineni), yağ asitleri, uzun zincirli alkoller gibi moleküllerden teşekkül, sentetik ve sert bir madde aldı artık.  
-Kız sana ağdayı anlat dedik, Kimyaya giriş 101’i değil. Neyse, ama mantık aynı yani, yapıştır, hızla çek.
-Şimdi canım, öyle yapıştır çek filan, kolay değil o kadar. Bu da bir sanat, ben de bu sanatın bir virtüözüyüm elhamdülillah.
-Afedersiniz sevgili Maria Callas, bize sanat yaşamınızdan bahsetseniz?
-Tüm bacak artı paket 35, tüm vücut 45 anacım.
-Bilmeyen okurlarımız için paket nedir, biraz açar mısınız?
-OHA! Porna fotoroman mı yapıyoruz burada?
-Yani paket dediğiniz bölge neresi Melek hanım, siz de hemen şeyapmayın.
-Bikini bölgesi, genital bölge. Kız, kuku işte aaaa…
-Bu açıklamayla beraber yüz yıllık bir gizemi açıklığa kavuşturdunuz. Peki müşterilerinizle olan diyalogunuzdan bahseder misiniz?
-Bak ablacım şimdi Allah’ı var, ağdacı mühim. Jinekologunu seçerken bu kadar titizlenmiyo ayol karılar. Hatta çoğu derdini doktora anlatmaz, gelir bana anlatır. Kız kuku ihtisası yaptıysak o kadar da değil diyorum. Ay bana açmaktan utanmıyolar, doktordan ödleri kopuyo. Halbuki ben ne biçim de cayır cayır yakıyorum canlarını ahahay… deveye de diken demek kiyse.
Peki müşterilerinizin özel istekleri oluyor mu sizden?
-Olmaz mı! Bi kapalı müşterim var, orayı kalp şeklinde istiyo, misal. Beyi öylesini seviyomuş. 55 yaşında bi müşterim var, her geldiğinde başka model alıyoruz ahahay, o yaşa rağmen yeniliklere açık yani. Ayol zaten bizim bi kataloğumuz var, oradan seçip beğenip istedikleri modeli yaptırabiliyolar.
Söz konusu katalog. Tövbe yarabbim :/

-İlginç.
-Kız nesi ilginç? Sen nasıl saçını şu model kestirip o tona boyatıyosan bu da aynısı işte.
-Peki son olarak kariyerini bu alanda yapacaklara tavsiyeleriniz var mı?
- Kız iyi ki okumamışım.  Jinekolog filan olamadım ama bu işten jinekolog kadar kazanıyorum, ne haber? Hatta annemlere bi yazlık bi de kışlık ev aldım.
- Bu keyifli röportaj için çok teşekkürler Melek Hanım, Allah daha çok versin.  
-Teşekkür ederim canım, ağdaya da beklerim.

                                                               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder